Emily in Paris’in Yıldızı Londra’ya Göz Kırptı
Netflix’in popüler dizisi Emily in Paris ile tanınan Lily Collins, karakterinin Paris dışındaki olasılıklarını değerlendiriyor. 35 yaşındaki oyuncu, kısa süreli bir iş fırsatıyla Paris’e adım atan ve burada yepyeni bir hayat kuran pazarlama müdürü Emily Cooper’ı canlandırıyor. Dizinin son sezonunda Emily, Roma’da yaşayan bir erkekle ilişki yaşamaya başlıyor ve Roma’da yeni bir ofis açma fırsatı yakalıyor. Bu gelişme, izleyicilere dizinin “Emily in Rome” formatına geçiş yapabileceğine dair ipucu veriyor.
Ancak, Collins’in heyecan verici açıklamaları Londra’yı işaret ediyor. BBC’ye konuşan oyuncu, karakteri Emily’nin Londra’nın simgelerini keşfetme fikrine sıcak baktığını ve bir Britanya spin-off’unun çok eğlenceli olacağını dile getiriyor. Bu açıklama, Emily’nin gelecekte Londra sokaklarında gezinebileceği olasılığını gözler önüne seriyor.
Emily’nin Londra Macerası: Neler Yapabilir?
Londra’da doğup büyüyen Collins, Emily’nin başkentte geçirebileceği dolu dolu bir maceranın hayalini kuruyor. Londra’nın kültürel zenginlikleri ve renkli sokakları, Emily gibi meraklı ve enerjik bir karakterin tam da keşfetmek isteyeceği türden. Ünlü oyuncunun hayal gücüne göre Emily, kesinlikle Portobello Yolu’na gidip antika alışverişi yapacak, ünlü pazar yerlerinde vakit geçirerek kendine özgü moda zevkini yansıtan parçalar bulmaya çalışacak. Ayrıca, ikonik Big Ben’i ziyaret edip klasik bir Londra fotoğrafı çektirmek için Thames Nehri kıyısında dolaşacak ve Londra’nın turistik simgelerinden birine olan hayranlığını dile getirecek.
Emily’nin ayrıca çocukluğun masalsı dünyasını hatırlatan Hamleys oyuncak mağazasında eğlenirken gözlerinin parlayacağı düşünülebilir. Dünyanın en eski ve ünlü oyuncak mağazalarından biri olan Hamleys, renkli iç tasarımı ve ilginç oyuncak koleksiyonlarıyla ziyaretçilere adeta bir nostalji yaşatıyor. Collins, Emily’nin burayı büyülenmiş bir çocuk gibi gezip hatıra olarak özel bir oyuncak satın alacağını düşünüyor.
Tabii Emily’nin maceracı ruhu burada durmaz; Collins’e göre, Emily’nin Buckingham Sarayı‘na girme girişimi ise Londra’daki deneyimini daha da renklendirecek bir başka an olacaktır. Sarayın önündeki nöbet tutan Kraliyet korumalarını gülümsemeye ikna etmek gibi eğlenceli ve sıra dışı bir plan yaparak, turistlerin gözdesi haline gelen bu ikonik meydanda kendine özgü bir anı yaratabilir. Ayrıca, Emily’nin karakterine uygun bir şekilde, Kraliçe’ye bir selam gönderip hatta Kraliyet ailesiyle tanışma hayalleri kurması ve Buckingham Sarayı’nın görkemine kapılması, seyircilere keyifli anlar yaşatacaktır.
Londra’nın sokaklarını arşınlamaktan keyif alacak olan Emily, belki de vintage kıyafetleri keşfetmek için Camden Town’a uğrayacak, sokak sanatlarını fotoğraflayacak ve birbirinden farklı lezzetlerin yer aldığı yerel pazarlarda vakit geçirecek. Collins, Emily’nin Londra’yı her yönüyle keşfetmekten büyük zevk alacağını ve kentin sunduğu bu eşsiz deneyimlerle dolu dolu bir macera yaşayacağını ifade ediyor.
Londra’nın Çekici Yanları
Collins, West End’deki tiyatro prodüksiyonu Barcelona ile sahneye ilk adımını atarak tiyatro dünyasında da kendine yer edindi. Sahnede Amerikalı bir karakteri canlandırarak uluslararası kariyerini genişleten oyuncu, Londra’nın ona nasıl ilham verdiğinden bahsediyor. Haftada sekiz performans sergileyen Collins, boş zamanlarında iki katlı otobüslerde ön koltuğa oturup şehir manzarasını izlemekten keyif aldığını belirtti.
Ayrıca oyuncu, Londra’da Hampstead Heath’te eşi Charlie McDowell ile köpeklerini gezdirdiğini ve doğanın içinde vakit geçirmeyi sevdiğini belirtiyor. Collins, buranın devasa büyüklüğü ile Londra’nın içinde kırsalda vakit geçiriyormuş hissi verdiğini dile getiriyor. Los Angeles’ta yaşayan oyuncu, aynı zamanda Danimarka’da da bir ev sahibi ve Avrupa’nın farklı kültürlerine olan ilgisini her fırsatta dile getiriyor.
Collins’in Tiyatro Eleştirisi: Barcelona Deneyimi
Lily Collins’in başrolde yer aldığı Barcelona, West End’de eleştirmenlerden karışık yorumlar aldı. The Independent’ta yer alan bir değerlendirmede eleştirmen Annabel Nugent, olay örgüsünün zaman zaman zorlama olduğunu ifade etti. Özellikle sarhoş bir karakteri canlandırmanın zorluklarına değinen eleştirmen, Collins ve rol arkadaşı Álvaro Morte’nin sahneleri başarıyla gerçekleştirdiğini ancak bazı sahnelerin fazla tekrar içerdiğini belirtti. Bu yorumlar, Collins’in sahnede farklı bir performans sergileme deneyimini gözler önüne seriyor.
Emily in London: Hayal mi Gerçek mi?
Collins’in açıklamaları, Emily in Paris dizisinin geleceğine dair yeni olasılıkları gündeme getiriyor. Londra’nın enerjisi ve tarihi simgeleri, Emily Cooper gibi maceracı bir karakter için mükemmel bir ortam sunuyor. Paris’in romantik atmosferinden sonra Londra’nın daha farklı, biraz daha resmi ama bir o kadar heyecan verici yapısını keşfetmek, izleyicilere yeni bir deneyim sunabilir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR – Dizinin Gabriel’i Lucas Bravo’dan Emily In Paris’e Sert Eleştiri