Mahkemeden Fatih Altaylı Kararı: İlk Duruşma Silivri’de Görüldü
Gazeteci Fatih Altaylı, 104 gündür tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden, kamuoyunun yakından takip ettiği ilk duruşmasına çıktı. 3 Ekim 2025’te görülen davada, mahkeme heyeti “Cumhurbaşkanını tehdit” suçlamasıyla yargılanan Altaylı’nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Bir sonraki duruşma tarihi ise 26 Kasım 2025 olarak belirlendi.
Söz konusu dava, Altaylı’nın 20 Haziran 2025’te kendi YouTube kanalında yayınlanan “Fatih Altaylı Yorumluyor” programındaki açıklamalarına dayanıyor. Gazeteci, bir kamuoyu anketine atıfta bulunarak, Türk halkının büyük çoğunluğunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ömür boyu görevde kalmasına karşı olduğunu söylemişti. Ayrıca, “Bu millet padişahlarını boğdurmuş, suikasta kurban gitmiş padişahlar olmuştur” ifadeleri tartışmalara yol açmıştı.
Savcılığın İddiası
Savcılık makamı, Altaylı’nın bu sözlerini Türk Ceza Kanunu’nun 106/1 ve 310/2. maddeleri kapsamında değerlendirdi. İddianamede, ifadelerin “tehdit” ve “cumhurbaşkanına karşı suç” teşkil ettiği savunularak, gazeteci hakkında en az 5 yıl hapis cezası talep edildi.
20 Haziran’daki açıklamanın ardından 22 Haziran’da gözaltına alınan Altaylı, çıkarıldığı sulh ceza hâkimliğince tutuklanmıştı. O tarihten bu yana avukatlarının yaptığı tüm itirazlar reddedildi ve aylık tutukluluk incelemelerinde de serbest bırakılmasına izin verilmedi.
Duruşmada Neler Yaşandı?
Silivri Cezaevi Kampüsü’nde görülen ilk duruşmada Fatih Altaylı, mahkeme heyeti karşısında kapsamlı bir savunma yaptı. Kendisine yöneltilen suçlamaların dayanaksız olduğunu belirten gazeteci, sözlerinin bağlamından koparıldığını dile getirdi.
“Hayatım boyunca kimseyi tehdit etmedim. Yaklaşık 3 dakikalık konuşmanın yalnızca 15-20 saniyesi kesilerek sanki tehdit etmişim gibi kamuoyuna sunuldu. Benim sözlerim, halkın tarihsel hafızasına dair bir hatırlatmaydı. Türk halkı sandığı sever, denetimi kendi elinde tutmak ister” ifadelerini kullandı.
Hukukçuların Görüşü
Duruşmada ayrıca Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç’in hazırladığı mütalaa da okundu. Özgenç, Altaylı’nın sözlerinin Anayasa’nın 26. maddesi gereği “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Hukukçuya göre, söz konusu açıklamalar bir tehdit değil, eleştiri ve hiciv unsuru taşıyordu. Özgenç ayrıca, uzun süreli tutukluluğun basın özgürlüğünü kısıtladığını ve demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti.
Kamuoyunun Tepkisi
Davanın ilk duruşması sonrası kamuoyunda tartışmalar büyüdü. Basın meslek örgütleri, Altaylı’nın tutukluluğunun ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu belirten açıklamalar yayımladı. Sosyal medyada ise binlerce kişi, gazeteciye destek mesajları paylaştı. Özellikle “#FatihAltaylıYalnızDeğildir” etiketi kısa sürede gündem oldu.
Bir Sonraki Süreç
Mahkeme heyetinin tutukluluğun devamına karar vermesiyle gözler 26 Kasım 2025’teki ikinci duruşmaya çevrildi. Bu süreçte Altaylı’nın avukatlarının yeniden tahliye talebinde bulunması bekleniyor. Ancak daha önce yapılan itirazların reddedilmiş olması, sürecin zorlu geçeceğini gösteriyor.
Hukuk çevreleri, bu davanın yalnızca Altaylı özelinde değil, aynı zamanda Türkiye’deki ifade özgürlüğü tartışmalarında da kritik bir örnek teşkil edeceğini belirtiyor. Birçok uzman, mahkeme kararının, ilerleyen dönemde basın mensupları ve siyasetçiler için emsal teşkil edebileceğini ifade ediyor.
Fatih Altaylı davası, yalnızca bir gazetecinin yargılanması değil, aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi ve özgürlükler tartışmasının önemli bir parçası olarak görülüyor. İlk duruşmada alınan karar, kamuoyunun ve hukuk çevrelerinin gündemini meşgul etmeye devam edecek gibi görünüyor.
