Kristen Stewart, Yönetmenlik Debüsüyle Cannes Kırmızı Halısını Alevlendirdi

Kristen Stewart, uzun süredir sinema dünyasında oyunculuk yetenekleriyle konuşuluyordu. Ancak bu kez, dikkatleri tamamen farklı bir kimlikle üzerine çekti. 2025 Cannes Film Festivali‘nde ilk yönetmenlik deneyimini yaşadığı filmle sahneye çıkan Stewart, hem sinema tutkunlarını hem de eleştirmenleri büyülemeyi başardı.
The Chronology of Water ile Yeni Bir Sayfa

Stewart’ın yönetmenliğini üstlendiği “The Chronology of Water”, Amerikalı yazar Lidia Yuknavitch’in aynı adlı anı kitabından uyarlandı. Film, kadın kimliği, cinsellik ve özgürlük temalarını derinlemesine işliyor. Stewart, bu cesur anlatımı büyük bir hassasiyet ve görsel estetikle beyaz perdeye taşıdı.
Kırmızı Halıda Fark Yarattı
Filmin galası, Cannes’ın ikonik mekanı Palais des Festivals’de düzenlendi. Kristen Stewart, kırmızı halıya damgasını vurdu. Parlak beyaz saten şort takımı ve saten beyaz şapkasıyla klasik kırmızı halı kıyafetlerinden ayrışarak, tarzıyla büyük beğeni topladı. Ona eşlik eden oyuncu kadrosu ise en az film kadar ilgi gördü. Imogen Poots, Thora Birch, Kim Gordon, Michael Epp ve Esmé Creed-Miles, film ekibi olarak güçlü bir görüntü sergiledi.
Stewart’ın Sanat Yolculuğunda Yeni Dönem
35 yaşındaki Oscar adayı oyuncu, bu filmle sadece oyunculuk kariyerine değil, yönetmenlik serüvenine de yeni bir soluk getirmiş oldu. Uzun zamandır kamera önünde görmeye alışık olduğumuz Stewart, kamera arkasındaki başarısıyla da adından söz ettireceğinin sinyallerini güçlü bir şekilde verdi.
Oyunculuğa da Devam Ediyor
Yönetmen koltuğuna oturması, onun oyunculuk kariyerine veda ettiği anlamına gelmiyor. Stewart, kısa süre önce Elizabeth Olsen ile birlikte yer alacağı bir vampir filmi projesiyle tekrar oyunculuğa da döneceğini duyurdu. Bu gelişme, hayranlarını hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı.
Eleştirmenlerden Tam Not
Festivalin ardından yapılan ilk değerlendirmelere göre, Stewart’ın yönetmenliği sinematografik bakış açısı, karakter derinliği ve anlatım gücüyle öne çıkıyor. Film, özellikle kadın izleyiciler ve feminist sinema çevrelerinde güçlü bir yankı uyandırdı. Stewart’ın kariyerindeki bu yeni yön, sinema dünyasında çok daha fazla konuşulacak gibi duruyor.